“Onlar bizim yanımızdaydılar, biz de onları asla yalnız bırakmayacağız”

Öldürülen kadınların aileleri Kadın Cinayetleri Karşıtı Platforma desteklerini sunuyor.

 

Bugün PEN Norveç, ‘Kadın Cinayetlerini Durduracağız’ adlı kadın platformuna karşı açılan davanın ikinci duruşmasını izledi.

Platform, nafaka karşıtı bir erkek ağı tarafından gündeme getirilen ve derneğin kapatılmasını talep eden bir hukuk davası kapsamında, öldürülen kadınların ailelerine pro-bono hukuki destek sağlamak suretiyle ‘aile kurumunu aşağılamakla’ suçlanıyor. Kurbanların aileleri ise, polis ve Adalet Bakanlığı kendilerine yardım etmezken bu kuruluşun kendilerine yardım sağladığını söylüyorlar.

 

 

Türkiye’nin dört bir yanından yüzlerce kadın ve maktulün aile fertleri duruşmaya katılmak için hazır bulundular. Aile üyeleri hem duruşmada hem de duruşma öncesinde Adliye önündeki meydanda yaptıkları konuşmalarda, ilgili derneğin öldürülen kızlarının, kız kardeşlerinin ve annelerinin katillerinin adalet önüne çıkarılmasında kendilerine nasıl yardımcı olduğunu anlattılar.  PEN Norveç’e konuşan Avukat İlayda Öner, “Bu dava asla açılmaması gereken bir dava,” dedi ve ekledi: “Hiçbir yasal dayanağı yok. Kuruluşumuz yıllardır her yıl denetim geçirmiştir ve bu denetimlerde bir hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.. Dava, derneğimizin kuruluş amacı ve kapsamına aykırı hareket ettiğini ileri sürüyor” dedi.

Av. Öner ayrıca davanın, kendilerini ‘Nafaka Mağdurları’ olarak adlandıran bir erkek ağının, hükümet şikayet mekanizması olan CİMER’e birbiri ile tamamen aynı olan şikayetleri göndermeye başlaması üzerine açıldığını belirtti.  Yüzden fazla şikayet dilekçesinin birbirlerinden kopyalandığı, tamamen aynı ifadeleri ve hatta yazım hatalarını içerdiği belirtildi. Bu şikayetlerde, kadın cinayetleri karşıtı bu platformun Türkiye’deki aile yapısını bozduğu iddia ediliyordu. Ayrıca, 2016 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ülkenin güneydoğusuna ağır askeri müdahalelerde bulunduğu bir dönemde, bu platformda yer alan avukatların sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar aracılığı ile terör propagandası yaptıkları iddia ediliyordu.

 

Savcı başlangıçta iddiaları destekleyecek somut delillerin sunulması talebiyle dosyayı iade etti. Ancak daha sonra dosyayı iade eden savcı görevden alındı ve yerine yeni bir savcı atandı. Bu yeni atanan savcı, platforma karşı davaname düzenlemeyi kabul etti ve derneğin geçmişte ve bugün üyesi olan kişilere ilişkin tüm dava dosyalarını talep etti.  Hepsi beraatla sonuçlanan bu tür 16 ayrı dava dosyasının şimdi dosya hakimine gönderildiği anlaşılmaktadır.

Nispeten yeni olan Dernekler Kanunu uyarınca, bir derneğin terör suçundan hüküm giymiş herhangi bir yöneticisi veya yönetim kurulu üyesi dernekten ihraç edilebiliyor ve söz konusu dernek kapatılıp mal varlığına el konulabiliyor.

İsveç ve Hollanda’nın diplomatik misyon temsilcilerinin de hazır bulunduğu duruşmada hakim, kocaları tarafından öldürülen kadınların babaları, anneleri ve kızlarının beyanlarını dinledi.  Beyanda bulunan herkes, kendilerinin yürüttükleri yasal süreç boyunca her duruşmada veya her protestoda yanlarında bulunan ‘Kadın Cinayetlerini Durduracağız’ platformunu destekleyeceklerini belirtti. Duruşmanın sonunda hakim, aralarında annesi babası tarafından dokuz kez bıçaklanarak öldürülmüş ve bu olay üzerine platforma başka kadınlara yardım etmek için katılmış genç bir kadının da olduğu maktul yakınlarının davaya katılma taleplerini reddetti. “Annemin ölümünden sonra kendi hayatıma son vermenin en etkili yolunu ararken bu kuruluşu internette buldum.  Bu platforma o zaman katıldım ve şimdi başka kadınlar beni cep telefonumdan arayarak aile içi şiddete maruz kaldıkları için yardım talep ediyorlar. Onları derneğe yönlendiriyorum. Ama bu kadınlar ilk etapta yardım için benim gibi bir öğrenciyi aramak zorunda kalıyorlarsa, çok büyük bir sorunumuz var demektir.”

 

 

Duruşma öncesinde yüzlerce çevik kuvvet polisi, Adalet Sarayı’nın karşısındaki meydanda kadınların basın açıklamasını engellemek için barikatlar kurdu. Avukatların ve mağdur ailelerinin görüşlerini paylaştığı basın toplantısı için yüzlerce kadın ve destekçi pankartlar altında toplanırken tepede bir insansız hava aracı uçtu. Basın açıklamasında PEN Norveç’in Türkiye Danışmanı Caroline Stockford da konuştu. Stockford konuşmasında şunları söyledi: ” Kadınlara saygı duyan bir ülkede İstanbul Sözleşmesi Yaşatılmalı”.   Türkiye geçen yıl 21 Mart’ta Sözleşmeden çekilmişti. Bir avukata göre Sözleşme, Türkiye’de günde 1 ila 5 kadının eşleri, eski eşleri ya da akrabaları tarafından öldürüldüğü bir dönemde “bir imzayla ortadan kaldırıldı”.

Bugünkü duruşma sırasında, 3 Ekim’de Hakimler ve Savcılar Kurulu’nda çalışan bir hakimin intihar etmeden önce eşini av tüfeğiyle öldürmesi olayı mahkemenin dikkatine sunuldu.  Türkiye’de kamuoyu, Adalet Bakanlığı’nın sosyal medya üzerinden faille ilgili başsağlığı mesajı yayınlamasını ve eşinin ismini vermemesini ya da failin işlediği cinayetle ilgili herhangi bir beyanda bulunmamasını son derece eleştiriyor.  Öldürülen kadının ailesi, kadının 12 yıl boyunca evinde hapis tutulduğunu ve telefonunun Ankara’da Adalet Bakanlığı’nda Hakimler ve Savcılar Kurulu Destek Hizmetleri Dairesi’nde büro şefi olarak çalışan hakim eşi tarafından yasadışı bir şekilde dinlendiğini söylüyor.

Avukat Hülya Gülbahar hakime “Kuruluşumuza karşı açılan bu dava değerli zamanımızın boşa harcanmasıdır” dedi ve ekledi: “Bu davanın son duruşmasından bu yana 114 kadın öldürüldü. Dışarıda hala ihtiyaç duydukları yardımı alamayan insanlar var. Gidecek hiçbir yerleri yok” dedi.

Bugünkü duruşma bir saatten biraz fazla sürdü; yargıç savunanın dinletmek istediği tanıkların bir sonraki duruşmada dinlenmesine ve yine savunma avukatlarına dosyaya giren yeni dava dosyalarının incelenmesi için süre verilmesine karar verdi. Maktullerin aile üyelerinin davaya katılma talepleri reddedilen dava 11 Ocak 2023 tarihine erteledi.

PEN Norveç olarak bir sonraki duruşmada da hazır bulunarak, bu yargılamayı takip etmeye devam edeceğiz.