PEN Norveç’in Türkiye İddianame Projesi, 2022 yılında önde gelen üç uluslararası insan hakları avukatı tarafından kaleme alınan üç yeni iddianame raporuyla devam ediyor.

Türkiye’de ifade özgürlüğünü doğrudan ilgilendiren ve özellikle gazetecileri hedef alan iddianamelerin yeni bir analizi.

Bugün yayımlanan rapor, gazeteci Abdurrahman Gök hakkındaki iddianameyi analiz ediyor.

 

Raporun tamamını Türkçe olarak buradan okuyabilirsiniz:

PEN Norway_İddianame İnceleme Raporu A Gök

 

Gök meslek hayatına henüz üniversite öğrencisi iken 2004 yılında Dicle Haber Ajansı’nda (DİHA) başlamış bir gazeteci. Burada muhabir, editör, bölgesel haber direktörü gibi çeşitli görevler üstlendiği gibi kendisi Irak, İran, Suriye gibi ülkelerde savaş muhabiri olarak da görev almıştır. Bugün Gök hala Mezopotamya Haber Ajansı’nda editör olarak çalışmaktadır.

21 Mart 2017 tarihinde Diyarbakır’da düzenlenen Newroz kutlamalarında Kemal Kurkut isimli 23 yaşındaki genç bir katılımcı güvenlik güçleri tarafından herkesin gözü önünde vurularak öldürülmüştür. Gazeteci olarak Newroz’u izlemek üzere alanda olan Gök, Kurkut’un ölüm anını 28 fotoğraf karesi ile belgelemiştir. Türkiye’de hemen herkesin hafızasında olan o fotoğraflar Gök’e Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri kapsamında jüri özel ödülünü kazandırırken, kendisi hakkında 2017’den bu yana süregelen bir ceza soruşturması silsilesini de başlatmış görünüyor. Ancak fotoğrafların başka bir işlevi daha oluyor. Kurkut’un vurulmasının akabinde Kurkut’un canlı bomba şüphelisi olduğu belirtilen Valilik açıklamaları ile Gök’ün çektiği fotoğraflar örtüşmüyor. Zira Kurkut’un fotoğraflarda üstü çıplak şekilde koştuğu görülüyor. Yani fotoğraflar esasında bir yargısız infazın delili niteliğini taşıyor.

Raporumuzda incelenen iddianame Eylül 2020’de kaleme alınmış. Gök terör örgütü üyesi olmak ve terörizm propagandası yapmakla suçlanıyor. İddianamede listelenen ve tartışılan delillerin tamamı kendisinin haberleri, mesleği ile ilgili telefon konuşmaları ve sosyal medya paylaşımları. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi sonunda Gök’ün terör örgütü üyeliği suçundan beraatine karar veriyor, ancak Gök’ün zincirleme terörizm propagandası yaptığını belirterek 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezasına çarptırıyor. Gerekçeli kararda Gök’ün savunmalarına “suçtan kurtulmaya yönelik olduğu için itibar edilmediği“ ifadesi ise Türkiye hukuk tarihinde yıllarca anımsanacak.

Biz bu raporu yayıma hazırlarken 12 Ocak 2023 tarihinde İstinaf Mahkemesi Gök hakkındaki kararı onadı ve avukatları bu kararı da temyiz edeceklerini açıkladılar. Yine henüz dün, yani 18 Ocak 2023 tarihinde başka bir mahkeme Kemal Kurkut’un ölümü ile ilgili yargılanan polis hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verdi.

Avukat Şerife Ceren Uysal, Gök hakkındaki iddianameyi Türkiye’nin iç hukuku ve uluslararası hukuk ışığında değerlendirdi. Uysal, savcının iddianamede Gök hakkında başlangıçta neden bir soruşturma yürüttüğünü dahi açıklamakta başarısız olduğuna dikkat çekiyor. Uysal’a göre bu büyük eksiklik, gerek Gök ve avukatları gerekse Türkiye’deki basın örgütleri tarafından sıklıkla dile getirilen “bu soruşturmanın Gök tarafından Kurkut’un fotoğraflarını çekip yayımlayarak örtbas edilmek istenen bir fiili açığa çıkarmasının intikamı” olduğu iddialarını güçlendirmekte. Bu anlamda iddianame içeriği, iddianamenin neden kaleme alındığından önce Gök hakkında neden bir soruşturma yürütüldüğü sorusuna yol açmaktadır.

Uysal savcının basın ve ifade özgürlüğünü hiçe sayan yaklaşımı ile bu iki temel gerekliliği yerine getirmediği gibi doğrudan bir cezalandırma motivasyonu ile siyasi otorite adına hareket ettiği izlenimi güçlendirdiğine dikkat çekiyor. Uysal; savcıları bu tür iddianameleri kaleme almaya iten, teşvik eden yahut bu tür iddiaları iddianameye dönüştürürken onları rahatlatan otoriter, anti-demokratik siyasi iklimin dönüşmesi gerektiğinin altını çiziyor.

 

Yargıda devam eden kriz ve Türkiye’de hukukun üstünlüğünün kötüleşen durumu nedeniyle, 2023 yılında da ifade özgürlüğünü doğrudan ilgilendiren iddianameleri analiz etmeye devam edeceğiz.