Tag Archive for: PEN Norway

Fincancı’ya yapılan hukuksal taciz durdurulsun!

Prof. Dr. Fincancı’nın Tutukluluğunun Devamına Karar Verildi

 

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı ve adli tıp uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur-Fincancı’nın “örgüt propagandası” suçlamasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması bugün İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başladı.

 

Duruşmayı izlemek için çok sayıda gözlemci, siyasetçi, hekim ve hak savunucusu hazır bulundu. Korur Fincancı, mahkeme salonuna alkışlar eşliğinde girdi.

 

Yaklaşık 5 saat süren duruşmanın ardından mahkeme Korur Fincancı’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 29 Aralık 2022 saat 10:30’da görülecek.

 

Korur Fincancı, Ekim 2022’de Avrupa’da yayın yapan Kürt televizyonu Medya Haber’de TSK’nin Irak Kürdistan Bölgesi’nde yürüttüğü askeri operasyonlarda kimyasal silah kullanıldığı iddialarına ilişkin yayınlanan görüntüleri değerlendirmesinin ardından, önce sosyal medyada hedef gösterilmiş, ardından da tutuklanmıştı.

 

Savunmaya üç avukat sınırlaması

 

Çok sayıda hak savunucusu, hekimler, tabip odası başkanları, HDP ve CHP milletvekilleri, çeşitli sivil toplum ve siyasi parti temsilcilerinin yanısıra İstanbul, İzmir, Van, Diyarbakır baro başkanları, ABD, Almanya, Hollanda, İsviçre, Danimarka ve Avusturya konsolosluklarından temsilciler, uluslararası hak örgütlerinin temsilcileri de Korur Fincancı’ya destek vermek için adliyedeydi.

 

Korur Fincancı’yı savunmak için 800’ün üzerinde avukat mahkemeye yetki belgesi sundu. Hakim, darbe girişimi sonrasında kabul edilen ve sanığı sadece üç avukatın savunabileceğine dair kanuna dayanarak, duruşmada Korur Fincancı adına sadece üç avukatın savunma yapmasına karar verdi.

 

Duruşma gecikmeli olarak başlarken, salon küçük olduğu için aralarında gazeteciler, gözlemciler, hekimler ve tabip odaları başkanlarının da olduğu çok sayıda kişi mahkeme salonuna giremedi.

 

Avukatlar daha büyük bir salona geçilmesi için talepte bulundu. Ancak hakim, zaten sadece üç avukatın savunma yapabileceğini hatırlatarak, bu nedenle duruşmanın daha büyük bir salona alınmasına gerek olmadığını söyledi.

 

Korur Fincancı İstanbul’a kelepçeli getirildi

 

Mahkeme salonunda bulunan jandarmalar, Korur Fincancı ile avukatlar arasında etten bir duvar ördü. Avukatların bu konudaki itirazı reddedildi.

 

Mahkeme başkanının, sanığa “sen” diye hitap etmesi üzerine, avukatlar ve seyirciler tepki gösterdi. Mahkeme başkanı bu üslubunu “Ben nazik biri değilim” diyerek açıkladı.

 

Duruşma salonunda bulunan Milli Savunma Bakanlığı avukatı, davaya katılma talebinde bulundu. Suçtan zarar görmediği gerekçesiyle bu talep mahkemece reddedildi. Savunma avukatları da bu talebe tepki gösterdi.

 

Bu gerginliklerin ardından, Şebnem Korur Fincancı’nın beyanına geçildi. Ankara’daki Sincan cezaevinde tutulan Korur Fincancı, duruşma için İstanbul’a ring aracıyla getirildiğini ve 5 saatlik yol boyunca kelepçe ile bekletildiğini söyledi. Bu durumun insan haklarına ve adil yargılama koşullarına aykırı olduğunu belirtti.

 

Korur Fincancı: Görüntülerle ilgili tanıya ulaşabilmek için bağımsız soruşturma yapılmalıdır

 

Korur Fincancı, yaşadığı şu süreçte masumiyet karinesinin en başından beri ihlal edildiğini, hakkındaki tutuklama kararının avukatlarından önce basına servis edildiğini söyledi. İddianameye değinen Korur Fincancı, iddianameyi hazırlayan savcının adli tıp bilgisinin yetersiz olduğunu anlattı ve davaya konu olan sözlerini açıkladı:

 

“Videodaki belirtiler üzerine yaptığım ‘belli ki bir toksik/zehirli gaz kullanılmış durumda’ makul sonucuna ulaştığım tıbbi değerlendirme, bir ‘ön tanı’dır. Çünkü olay yerinde yapılacak inceleme, alınacak örneklerden yapılacak laboratuvar tetkikleri ve cenazelerin Minnesota Protokolü ışığında gerçekleştirilecek otopsileri ile etkili bir belgeleme ve olay yerinin iddia edilen olayla ilişkisi, bir kimyasal etken saptandığı koşulda bunun yasak silah olup olmadığı saptanabilir. Dolayısıyla etkili bir soruşturma olmadan sorumluların saptanması olanaklı değildir.

 

“O nedenle yayında belirttiğim tıbbi görüş bir ön tanıdır. Tanıya erişebilmek için de etkili ve bağımsız bir soruşturma ve belgeleme gerekmektedir.”

 

Avukatlar: Soruşturma sürecinde hiçbir gereklilik yerine getirilmedi

 

Ardından avukatlar Meriç Eyüboğlu, Gulan Çağın Kaleli ve Hülya Yıldırım beyanda bulundu. Avukatlar, davaya konu açıklamaların “örgüt propagandası” (TMK 7/2) suçlamasının koşullarını oluşturmadığını anlattı. Müvekkillerinin akademik ve bilimsel uzmanlık ve özgürlüğünü kullanarak yaptığı açıklamaların hedef gösterilmesinin ardından tutuklandığını söylediler. Soruşturma ve kovuşturma sürecinde hukuki hiçbir gerekliliğin yerine getirilmediğini belirttiler.

 

Eyüboğlu “Müvekkilim görünen görüntülerin toksik gaz olduğu izlenimi verdiğini ancak bunun anlaşılması için bağımsız heyetlerin yerinde ve varsa ölü bedenler üzerinde inceleme yapması gerektiğini söylüyor. Yerinde incelenmeden söz ediyor, durum böyleyken müvekkilimiz ne ile suçlanıyor anlayamıyoruz” diye konuştu.

 

Mahkeme: Adli tedbirin yetersiz kalacağı anlaşıldığından

 

Avukatların ardından mütalaasını açıklayan savcı, Korur Fincancı’ya “örgüt propagandası” suçundan üst sınırdan ceza verilmesini istedi.

 

Avukatlar, mütalaaya karşı söz alarak tutukluluğun devam etmesi için hiçbir hukuki gerekçe olmadığını açıkladı.

 

Korur Fincancı da “Tutuklu olmak çok zor ama bir insan hakları savunucusu için bulunmaz bir nimet. Biz hep cezaevlerinde inceleme talep ederiz ama izin verilmez. Dolayısıyla devletin kendi eliyle beni oraya koymuş olması kıymetli” diye konuştu.

 

Mahkeme heyeti, sanığa adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı iddiasıyla tutukluluk halinin devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 29 Aralık 2022’de görülecek. Korur Fincancı önümüzdeki hafta görülecek bu duruşmaya kadar İstanbul’daki Bakırköy Kadın Cezaevi’nde tutulacak.

 

Fincancı’ya özgürlük!

PEN Norway Turkey Adviser Caroline Stockford with Prof Fincancı following her acquittal on 17 July 2019 in the Özgür Gündem case

 

27.10.2022 tarihinde gözaltına alınan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın ilk duruşması 23 Aralık 2022 tarihinde İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. PEN Norveç duruşma salonunda hazır bulunacak ve bu yargılama sürecini yakından izleyecektir.

İddianamede savcı, Fincancı hakkında “basın yoluyla terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla 7 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep ediyor.

Bilindiği üzere Fincancı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin verdiği bir röportaj nedeniyle tutuklanmıştı. Fincancı röportajında bağımsız bir soruşturmanın gerekliliğini vurgulamış ve kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığı konusunda ancak resmi bir adli tıp incelemesinin akabinde yorum yapabileceğini belirtmişti.

Fincancı’nın söz konusu ifadeleri tamamen ifade özgürlüğü kapsamında olmasına rağmen, ne yazık ki, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesi uyarınca Fincancı terör örgütü propagandası yapmak suçlamasıyla tutuklanmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 25. maddesine göre herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Anayasa’nın 26. maddesi ise düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünü düzenlemektedir. Ancak Fincancı’nın adli tıp uzmanı olduğu düşünüldüğünde ilgili röportajdaki ifadesinin Anayasa’nın 27. maddesi kapsamında da korunduğu görülmelidir. İlgili düzenlemeye göre herkes, bilimi serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırmayı yapma hakkına sahiptir. Tüm bu haklar, Türkiye’nin taraf olduğu ve bağlı bulunduğu uluslararası sözleşmelerle de koruma altına alınmıştır. Bu nedenle Fincancı hakkında iddianame düzenlenmesi ve üstelik tutuklu yargılanması, hem iç hukuk hem de uluslararası hukuk tarafından korunan temel hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması anlamına gelmektedir.

Fincancı halen Türk Tabipleri Birliği (TTB) başkanı ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) yönetim kurulu üyesidir. Fincancı, 1996 yılında Birleşmiş Milletler Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi adına Bosna’nın Kaslesija bölgesindeki toplu mezarlardan çıkarılan cesetlerin otopsisine katılmıştır. Aynı zamanda kendisi, 1999 yılında BM tarafından kabul edilen ve bugün hala işkencenin tespiti için uluslararası standart kılavuz metin olarak kabul edilen İstanbul Protokolü’nün hazırlayıcılarından biridir. Aralarında Hessen Barış Ödülü’nün de bulunduğu onlarca ödüle layık görülen Fincancı, dünya çapında Türkiye’nin önde gelen insan hakları savunucularından biri olarak tanınmaktadır.

PEN Norveç Türkiye Danışmanı, Fincancı’nın gözaltına alınması ve tutuklanmasıyla ilgili olarak “PEN Norveç, hekim ve önde gelen insan hakları savunucusu Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ya büyük bir hayranlık duymaktadır ve bu tamamen haksız yargı saldırısı süresince onun yanında olacaktır. Bu apaçık bir ifade özgürlüğü davasıdır. Kendisi Sincan Kapalı Kadın Cezaevi’nden derhal serbest bırakılmalıdır. Biz 23 Aralık’taki duruşmada hazır bulunacağız.”

Fincancı daha önce 2016 yılında ülke çapında düzenlenen bir dayanışma kampanyası sırasında Özgür Gündem gazetesinde konuk editör olarak çalıştığı için Erol Önderoğlu ve Ahmet Aziz Nezin ile birlikte yargılanmıştı. PEN Norveç tarafından izlenen davada 2019 yılında beraat etti. Fincancı aynı zamanda “Barış İçin Akademisyenler” olarak bilinen 2212 akademisyenden biriydi. Türkiye’nin Güneydoğusundaki sokağa çıkma yasağını kınayan ve barış talep eden bir bildiriye imza attığı için yargılanmış ve yargılama sonunda beraat etmişti.

PEN Norveç, Türkiye hükümetini insan hakları savunucularına yönelik yargısal tacize derhal son vermeye ve temel hak ve özgürlüklere saygı göstermeye çağırmaktadır. 23 Aralık’taki duruşmayı izleyeceğiz. PEN Norveç olarak, Fincancı’ya karşı açılan bu davanın derhal beraatle sonuçlanmasını ve Fincancı’nın bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını talep ediyoruz.

PEN Norway call for Freedom for Korur Fincancı

 

PEN Norway Turkey Adviser Caroline Stockford with Prof Fincancı following her acquittal on 17 July 2019 in the Özgür Gündem case.

 

The first hearing of Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, who was arrested on 27.10.2022, will be held on 23 December 2022 at Istanbul 24th High Criminal Court. PEN Norway will be present in the courtroom and will monitor this criminal procedure closely.

In the indictment, the prosecutor demands a prison sentence of up to 7 years and 6 months for Fincancı on the allegation of “disseminating propaganda for a terrorist organisation through the press”.

As it is known, Fincancı was arrested for an interview she gave on the allegations that Turkish armed forces used chemical weapons in the Kurdistan Region of Iraq. In the interview, Fincancı emphasised the need for an independent investigation and stated that she could only comment on whether chemical weapons had been used after an official forensic examination.

Unfortunately, although Fincancı’s statements in question were entirely within the scope of freedom of expression, she was arrested on charges of disseminating propaganda for a terrorist organisation under Article 7/2 of the Anti-Terror Law No. 3713.

According to Article 25 of the Constitution of the Republic of Turkey, everyone has the freedom of thought and opinion. Article 26 regulates the freedom of expression and dissemination of thought.  However, considering that Fincancı is a forensic medicine specialist, it should be seen that her statement in the relevant interview is also protected under Article 27 of the Constitution. According to the relevant regulation, everyone has the right to freely learn and teach science, to disclose, disseminate and to carry out all kinds of research in these fields. All these rights are also protected by international conventions to which Turkey is a party and to which it is bound. As such, issuing an indictment against Fincancı and subjecting her to pre-trial detention means restricting her fundamental rights and freedoms, which are protected under both domestic and international law.

Fincancı is still the president of the Union of Turkish Medical Associations (TTB) and a board member of the Human Rights Foundation of Turkey (THIV). In 1996, Fincancı participated in the autopsy of bodies exhumed from mass graves in the Kaslesija region of Bosnia on behalf of the United Nations International War Crimes Tribunal. She is also one of the drafters of the Istanbul Protocol, which was adopted by the UN in 1999 and is still recognised today as the international standard guideline text for the detection of torture. Fincancı, who has received dozens of awards, including the Hessian Peace Prize, is recognised worldwide as one of Turkey’s leading human rights defenders.

PEN Norway’s Turkey Adviser Caroline Stockford said of Fincancı’s arrest and detention:

“PEN Norway greatly admires the chief physician and leading human rights defender Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı and will stand by her side during this utterly uncalled-for judicial attack. This is the clearest case of freedom of expression. She must be freed from Sincan prison forthwith. We will be present at the hearing on the 23rd of December.”

Fincancı was previously prosecuted along with journalist Erol Önderoğlu and academic Ahmet Aziz Nezin for her work as a guest editor at Özgür Gündem newspaper during a country-wide solidarity campaign in 2016. She was acquitted in 2019 in a trial monitored by PEN Norway. Fincancı was also one of the 2212 academics known as “Academics for Peace”. She was prosecuted for signing a petition condemning the curfew in the South-East of Turkey and demanding peace, and was acquitted at the end of the trial.

PEN Norway urge the government of Turkey to immediately end the judicial harassment of human rights defenders and respect fundamental rights and freedoms. On 23rd December we will be monitoring the hearing. As PEN Norway, we demand that this trial against Fincancı be concluded with an immediate acquittal and that Fincancı regain her freedom as soon as possible.

PEN Norway event with Lawyers for Lawyers

On Thursday 4 November at the Law Hub, Amsterdam, Lawyers for Lawyers hosted PEN Norway’s panel discussion on the rule of law and freedom of expression in Turkey.

 

PEN Norway’s Turkey Indictment Project final reports were the subject of the panel discussion at which lawyers Veysel Ok and Ümit  Büyükdağ gave their views on the ongoing crisis in the rule of law in Turkey and reflected on their own indictments in the study.

 

Chaired by PEN Norway Turkey Legal Adviser, lawyer Ceren Uysal, the panel discussed the reasons for the study of 22 indictments by PEN Norway and in particular the two indictment reports authored by Lawyers for Lawyers’ Jaantje Kramer and Stella Pizzato.

 

Lawyers for Lawyer’s President, Irma van den Berg made opening remarks, calling the indictment reports, ‘a great project for PEN, Turkey and lawyers.’  She was followed by PEN Netherlands’ Writers in Prison committee member Froukje Santing who highlighted the importance of PEN’s global work, as centres, on freedom of expression, defending writers and journalists and on the rule of law.

 

 

When asked by the chair of the panel what it was like defending clients with such flawed indictments as the basis of the case, human rights lawyer, Secretary General of the Progressive Lawyers’ Association and Adana lawyer Ümit Büyüdağ said, “It’s difficult to defend clients if there is no solid legal document in terms of an indictment. We’re at the stage too now, where we are being investigated just for defending our clients. Things we say in their defence in the courtroom become the basis of prosecutions against us.”  Speaking of how the PEN Norway indictment reports have been used in Adana she said, “We remind the judges that when European observers are the in room their words and decisions will be translated and transmitted worldwide. We use the indictment reports to train young colleagues and I would like PEN Norway’s reports to be given also to judges and prosecutors.”

 

Lawyer Veysel Ok spoke about the recent arrests of more than 30 Kurdish journalists in recent months, saying, “We still have to explain to European NGOs that these journalists were only doing their job and that they are not terrorists.” He spoke of Lawyers for Lawyers’ report for PEN Norway on his own indictment as a lawyer in a freedom of expression case, saying, “We added your report to the Constitutional Court application in my case. These reports are also records for the future of what happened in these years in the judicial system in Turkey.”  He urged European NGOs to do more in terms of global advocacy and trial monitoring. “We appreciate support from the west,” he said, “but we would like our colleagues to do more. We are giving a very strong fight for democracy and the rule of law here in Turkey every day,” he said.

 

Chair of the panel, Ceren Uysal asked PEN Norway Turkey Adviser Caroline Stockford to discuss recent hearings she had observed in Turkey, including the recent case against the platform, ‘We will stop the killing of women.’ Stockford bemoaned the lack of political will in Turkey to implement concrete and lasting legal reforms and to ensure the independence of Turkey’s judiciary.

 

Uysal closed the panel by mentioning PEN Norway’s Gezi Park trial monitoring and forthcoming booklet on 5 years of the Gezi trial which includes interviews with all jailed defendants and will be published in the coming weeks.

 

 

PEN Norway interview with Osman Kavala

“Gezi was a great popular movement that stood up against top-down policies and the restrictions of freedoms. Millions of our citizens participated in many cities. This movement did not have a headquarters, nor a brain, but it had a heart, and its heart was the Gezi Park.”

 

PEN Norway followed all the hearings of the Gezi trial, in which 16 defendants, including lawyer Osman Kavala were tried for “seeking to overthrow the government by force and violence”. On April 25, 2022, already under pre-trial detention, Osman Kavala was sentenced to aggravated life imprisonment and other defendants present at the
hearing were sentenced to 18 years imprisonment and arrested in the courtroom. PEN Norway was a firsthand witness to this shocking abuse of the judicial system and is currently conducting a series of interviews
with each imprisoned Gezi defendant.

 

Five years to the day since his formal arrest on bogus charges of attempting to bring down the state by violent means, PEN Norway interviews the businessperson, human rights defender and founder of Anadolu Kültür, Osman Kavala.

PEN Norway repeats its call for all charges to be dropped against Kavala and for him to be freed from prison without further hesitation.  These five years of judicial harrassment and violation of Kavala’s rights to liberty and security must come to an end.

 

Read the full interview here: PEN Norway interview Kavala_eng

Türkçesini okumak için buraya tıklayınız: PEN Norway soylesi Kavala_tr

PEN Norveç’in Gezi davası tutuklusu Osman Kavala ile söyleşisi:“Gezi ülkemizin birçok şehrine yayılan, özgürlüklerin kısıtlanmasına ve tepeden inme politikalara karşı büyük bir halk hareketiydi.”

PEN Norveç Gezi sanıklarından Osman Kavala ile birlikte 16 sanığın “cebir ve şiddet kullanarak hükümeti devirmeye teşebbüs” suçu ile yargılandıkları Gezi davasının duruşmalarının tamamını takip etti. 25 Nisan 2022 tarihinde halihazırda tutuklu bulunan Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılırken, duruşmada hazır bulunan diğer sanıklar 18 yıl hapis cezasına çarptırıldılar ve mahkeme salonunda tutuklandılar. PEN Norveç yargı sisteminin bu şekilde şok edici bir düzeyde suistimal edilmesine bizzat şahit oldu ve bugün her bir tutuklu sanıkla söyleşi gerçekleştiriyor.

PEN Norveç, şiddet yoluyla devleti yıkmaya teşebbüs etmek gibi düzmece suçlamalarla tutuklanmasının üzerinden beş yıl geçtikten sonra, iş insanı, insan hakları savunucusu ve Anadolu Kültür’ün kurucusu Osman Kavala ile bir söyleşi gerçekleştirdi.

PEN Norveç, Kavala’ya yönelik tüm suçlamaların düşürülmesi ve daha fazla tereddüt gösterilmeden derhal tahliye edilmesi çağrısını yineliyor. Kavala’nın özgürlük ve güvenlik haklarının ihlal edildiği ve beş yıldır süren bu adli taciz sona ermelidir.

PEN Norway & PEN International call for release of Prof Dr Şebnem Korur Fincancı

 

 

 

 

STATEMENT:

 

Türkiye: Release prominent academic and human rights defender Şebnem Korur Fincancı

 

28 October 2022 – We, PEN Norway and PEN International, express our extreme concern at the formal arrest yesterday of prominent academic, forensic scientist, and leading human rights defender Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, on charges of disseminating propaganda for a terrorist organisation.

 

President of the Union of Turkish Medical Associations (Türk Tabipler Birliği – TTB) and board member of the Human Rights Foundation of Türkiye (HRFT), Fincancı was taken into custody on 26 October 2022 in relation to comments made in a live interview on the Medya TV channel regarding the possible use of chemical weapons employed by the Turkish armed forces against members of the Kurdistan Workers’ Party (PKK) in the Kurdistan Region of Iraq. Fincancı was restrained in her comments to Kurdish media, asking for a full investigation to be carried out and declaring that she could not confirm the use of chemical gas unless she were to make a formal forensic examination.

 

Fincancı has been arrested on charges of ‘disseminating propaganda for a terrorist organisation’ under Article 7/2 of Anti-Terror Law No. 3713 despite her comments clearly falling under the remit of freedom of expression.

 

A further case has been lodged to remove Fincancı from her role as President of the Union of Turkish Medical Associations.

 

There is a clear vendetta against our colleague who has been the subject of protracted judicial harrassment, of late in the Özgür Gündem case in which she and co-defendants Erol Önderoğlu and Ahmet Aziz Nesin are undergoing a retrial for acting as guest editors of the Kurdish daily during a country-wide solidarity campaign in 2016. This is despite the court ruling to acquit all three on 17 July 2019.  Fincancı was also one of the ‘Academics for Peace’ where 2,212 academics were signatories of a petition calling for a restart to peace negotiations in the South-east of Türkiye.  Fincancı was tried for her participation and acquitted of all charges.

 

PEN International President Burhan Sonmez said of Fincancı’s arrest: ‘PEN International stands in solidarity with Professor Şebnem Korur Fincancı. We urgently call for her immediate and unconditional release, and for all charges against her to be dropped. Her shocking detention and arrest constitute yet another attempt to silence independent voices in Türkiye. We have repeatedly called on the authorities to stop using anti-terrorism laws to target dissenting views and to uphold the right to freedom of expression, which includes the right to give and receive information. Şebnem Korur Fincancı should not be prosecuted merely for peacefully expressing her views and must be released at once.’

 

PEN Norway President Kjersti Løken Stavrum said: ‘We are extremely concerned to hear the news of her formal arrest yesterday for carefully recommending an investigation into a claim concerning the use of chemical weapons in the Kurdistan Region of Iraq. This is the clearest example of the violation of Fincancı’s right to freedom of expression. Fincancı did not make a direct accusation but merely shared a cautious professional opinion in line with her professional role as forensic scientist and President of the Union of Turkish Medical Associations. We will not stand by and allow our colleague to be attacked with false charges and we demand her immediate release and the dropping of all charges against her.’

 

PEN Norway and PEN International will be following this matter very closely and are in full solidarity with our colleague Fincancı, who is one of Türkiye’s leading human rights defenders. We demand that Fincancı is released from detention immediately and unconditionally, and that all charges are withdrawn.

 

Media queries

 

For further details contact:

 

 

“Onlar bizim yanımızdaydılar, biz de onları asla yalnız bırakmayacağız”

Öldürülen kadınların aileleri Kadın Cinayetleri Karşıtı Platforma desteklerini sunuyor.

 

Bugün PEN Norveç, ‘Kadın Cinayetlerini Durduracağız’ adlı kadın platformuna karşı açılan davanın ikinci duruşmasını izledi.

Platform, nafaka karşıtı bir erkek ağı tarafından gündeme getirilen ve derneğin kapatılmasını talep eden bir hukuk davası kapsamında, öldürülen kadınların ailelerine pro-bono hukuki destek sağlamak suretiyle ‘aile kurumunu aşağılamakla’ suçlanıyor. Kurbanların aileleri ise, polis ve Adalet Bakanlığı kendilerine yardım etmezken bu kuruluşun kendilerine yardım sağladığını söylüyorlar.

 

 

Türkiye’nin dört bir yanından yüzlerce kadın ve maktulün aile fertleri duruşmaya katılmak için hazır bulundular. Aile üyeleri hem duruşmada hem de duruşma öncesinde Adliye önündeki meydanda yaptıkları konuşmalarda, ilgili derneğin öldürülen kızlarının, kız kardeşlerinin ve annelerinin katillerinin adalet önüne çıkarılmasında kendilerine nasıl yardımcı olduğunu anlattılar.  PEN Norveç’e konuşan Avukat İlayda Öner, “Bu dava asla açılmaması gereken bir dava,” dedi ve ekledi: “Hiçbir yasal dayanağı yok. Kuruluşumuz yıllardır her yıl denetim geçirmiştir ve bu denetimlerde bir hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.. Dava, derneğimizin kuruluş amacı ve kapsamına aykırı hareket ettiğini ileri sürüyor” dedi.

Av. Öner ayrıca davanın, kendilerini ‘Nafaka Mağdurları’ olarak adlandıran bir erkek ağının, hükümet şikayet mekanizması olan CİMER’e birbiri ile tamamen aynı olan şikayetleri göndermeye başlaması üzerine açıldığını belirtti.  Yüzden fazla şikayet dilekçesinin birbirlerinden kopyalandığı, tamamen aynı ifadeleri ve hatta yazım hatalarını içerdiği belirtildi. Bu şikayetlerde, kadın cinayetleri karşıtı bu platformun Türkiye’deki aile yapısını bozduğu iddia ediliyordu. Ayrıca, 2016 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ülkenin güneydoğusuna ağır askeri müdahalelerde bulunduğu bir dönemde, bu platformda yer alan avukatların sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar aracılığı ile terör propagandası yaptıkları iddia ediliyordu.

 

Savcı başlangıçta iddiaları destekleyecek somut delillerin sunulması talebiyle dosyayı iade etti. Ancak daha sonra dosyayı iade eden savcı görevden alındı ve yerine yeni bir savcı atandı. Bu yeni atanan savcı, platforma karşı davaname düzenlemeyi kabul etti ve derneğin geçmişte ve bugün üyesi olan kişilere ilişkin tüm dava dosyalarını talep etti.  Hepsi beraatla sonuçlanan bu tür 16 ayrı dava dosyasının şimdi dosya hakimine gönderildiği anlaşılmaktadır.

Nispeten yeni olan Dernekler Kanunu uyarınca, bir derneğin terör suçundan hüküm giymiş herhangi bir yöneticisi veya yönetim kurulu üyesi dernekten ihraç edilebiliyor ve söz konusu dernek kapatılıp mal varlığına el konulabiliyor.

İsveç ve Hollanda’nın diplomatik misyon temsilcilerinin de hazır bulunduğu duruşmada hakim, kocaları tarafından öldürülen kadınların babaları, anneleri ve kızlarının beyanlarını dinledi.  Beyanda bulunan herkes, kendilerinin yürüttükleri yasal süreç boyunca her duruşmada veya her protestoda yanlarında bulunan ‘Kadın Cinayetlerini Durduracağız’ platformunu destekleyeceklerini belirtti. Duruşmanın sonunda hakim, aralarında annesi babası tarafından dokuz kez bıçaklanarak öldürülmüş ve bu olay üzerine platforma başka kadınlara yardım etmek için katılmış genç bir kadının da olduğu maktul yakınlarının davaya katılma taleplerini reddetti. “Annemin ölümünden sonra kendi hayatıma son vermenin en etkili yolunu ararken bu kuruluşu internette buldum.  Bu platforma o zaman katıldım ve şimdi başka kadınlar beni cep telefonumdan arayarak aile içi şiddete maruz kaldıkları için yardım talep ediyorlar. Onları derneğe yönlendiriyorum. Ama bu kadınlar ilk etapta yardım için benim gibi bir öğrenciyi aramak zorunda kalıyorlarsa, çok büyük bir sorunumuz var demektir.”

 

 

Duruşma öncesinde yüzlerce çevik kuvvet polisi, Adalet Sarayı’nın karşısındaki meydanda kadınların basın açıklamasını engellemek için barikatlar kurdu. Avukatların ve mağdur ailelerinin görüşlerini paylaştığı basın toplantısı için yüzlerce kadın ve destekçi pankartlar altında toplanırken tepede bir insansız hava aracı uçtu. Basın açıklamasında PEN Norveç’in Türkiye Danışmanı Caroline Stockford da konuştu. Stockford konuşmasında şunları söyledi: ” Kadınlara saygı duyan bir ülkede İstanbul Sözleşmesi Yaşatılmalı”.   Türkiye geçen yıl 21 Mart’ta Sözleşmeden çekilmişti. Bir avukata göre Sözleşme, Türkiye’de günde 1 ila 5 kadının eşleri, eski eşleri ya da akrabaları tarafından öldürüldüğü bir dönemde “bir imzayla ortadan kaldırıldı”.

Bugünkü duruşma sırasında, 3 Ekim’de Hakimler ve Savcılar Kurulu’nda çalışan bir hakimin intihar etmeden önce eşini av tüfeğiyle öldürmesi olayı mahkemenin dikkatine sunuldu.  Türkiye’de kamuoyu, Adalet Bakanlığı’nın sosyal medya üzerinden faille ilgili başsağlığı mesajı yayınlamasını ve eşinin ismini vermemesini ya da failin işlediği cinayetle ilgili herhangi bir beyanda bulunmamasını son derece eleştiriyor.  Öldürülen kadının ailesi, kadının 12 yıl boyunca evinde hapis tutulduğunu ve telefonunun Ankara’da Adalet Bakanlığı’nda Hakimler ve Savcılar Kurulu Destek Hizmetleri Dairesi’nde büro şefi olarak çalışan hakim eşi tarafından yasadışı bir şekilde dinlendiğini söylüyor.

Avukat Hülya Gülbahar hakime “Kuruluşumuza karşı açılan bu dava değerli zamanımızın boşa harcanmasıdır” dedi ve ekledi: “Bu davanın son duruşmasından bu yana 114 kadın öldürüldü. Dışarıda hala ihtiyaç duydukları yardımı alamayan insanlar var. Gidecek hiçbir yerleri yok” dedi.

Bugünkü duruşma bir saatten biraz fazla sürdü; yargıç savunanın dinletmek istediği tanıkların bir sonraki duruşmada dinlenmesine ve yine savunma avukatlarına dosyaya giren yeni dava dosyalarının incelenmesi için süre verilmesine karar verdi. Maktullerin aile üyelerinin davaya katılma talepleri reddedilen dava 11 Ocak 2023 tarihine erteledi.

PEN Norveç olarak bir sonraki duruşmada da hazır bulunarak, bu yargılamayı takip etmeye devam edeceğiz.

“They stood by us, we will never leave their side”

Family members of murdered women show their support for anti-femicide platform

 

Today PEN Norway monitored the second hearing in the dissolution case against the women’s platform ‘We will stop femicide’.

 

The organisation is accused in a civil case, brought by a men’s anti-alimony network, of ‘degrading the morality of the family’ by providing pro-bono legal support to families of murdered women. The organisation offers help, say the victims’ families, when the police and Ministry of Justice do not.

 

 

Hundreds of women and family members of the deceased traveled from all over Turkey to attend the trial. Family members spoke both in the hearing and in the plaza outside the courthouse in advance, telling of how the organisation had helped them to bring their murdered daughters’, sisters’ and mothers’ killers to justice.  “This case is one that should never have been brought,” Lawyer Ilayda Öner told PEN Norway, “It has no legal basis. Our organisation has been audited annually, in a faultless manner, for years. The case is claiming that we have been acting in contradiction to our aims and objectives.”

She explained that the case had been brought when a network of men calling themselves ‘Victims of Alimony’ began to send identical complaints to CIMER, a governmental complaints mechanism.  Over one hundred complaints were said to have been copied from one another, containing the same wording and spelling mistakes. These complaints claimed that the anti-femicide platform was disrupting the fabric of the family in Turkey. They further claimed that lawyers in the organisation had engaged in terror propaganda for sharing posts on social media in 2016 at a time when Turkish armed forces made heavy military incursions into the south east of the country.

 

The prosecutor initially returned the case file, demanding concrete evidence. However, the prosecutor was then dismissed and a new one appointed. He agreed to instigate a case against the platform and requested the files of any cases pertaining to past and present members of the organisation.  It is understood that 16 such files, all of which resulted in acquittals, have now been sent to the judge.

 

Under the relatively new Associations Law, any director or board member of an association who has been convicted of a terror offence can be dismissed from the association and said association can be shut down and have its assets seized.

 

During the hearing, at which representatives of the diplomatic missions of Sweden and the Netherlands were present, the judge heard petitions from the fathers, mothers and daughters of women murdered by their husbands.  Each person giving testimony said that they would always stand by the ‘We will stop femicide’ platform whose members had been with them at every court case and every demonstration throughout the legal process. At the end of the hearing the judge dismissed each one of their petitions to join the case, including a young woman whose mother was stabbed nine times by her father and who joined the association in order to help other women. “When I was looking for the most effective way to end my own life after my mother’s death, I found this organisation online.  I joined then and women now call me on my mobile asking for advice because they are suffering domestic violence. I direct them to the association. But if these women have to call a student like me for help in the first place, it means we have a very big problem.”

 

Prior to the hearing, hundreds of riot police were bussed in, deploying barricades to contain the womens’ press conference on the plaza opposite the Palace of Justice. A drone hovered overhead as hundreds of women and supporters gathered under banners for a press conference in which lawyers and victims’ families shared their views. During the press conference  PEN Norway’s Turkey Adviser also made a statement, saying: “A country that respects women is a country that should enforce the Istanbul Convention.”  Turkey withdrew from the Convention on 21 March last year. According to one lawyer, the Convention was “signed away with one signature” at a time when between 1-5 women a day are killed by their partners, ex-partners or relatives in Turkey.

 

 

During today’s hearing the case, on 3 October, of a judge working in the offices of the Judges’ and Prosecutors’ Council who killed his wife with a shotgun before committing suicide was brought to the court’s attention.  The public at large in Turkey are highly critical of the Ministry of Justice’s commiseration message regarding the perpetrator on social media, whilst they failed to name his wife or to make any admission of the fact of her murder.  The family of the murdered woman say that she was a prisoner in her home for 12 years and that her phone was illegally tapped by her husband, a judge, who worked as an office chief in the Support Services Department of the Council of Judges and Prosecutors at the Ministry of Justice in Ankara.

 

“This court case against our organisation is a waste of our precious time,” lawyer Hülya Gülbahar told the judge, “since the last hearing of this case, 114 women have been murdered. There are still people out there who cannot get the help they need. They have nowhere to go.”

 

Today’s hearing lasted just over one hour; the judge ruled to accept the defence’s witnesses at the next hearing and to give the defence ample time to study any new case files received. He refused the petitions of family members of the deceased to join the case and adjourned the case until 11 January, 2023.

 

PEN Norway will return to monitor the next hearing.

 

 

Trial report: Case of editor Mehmet Gökceli

Cherry-picked evidence in editor’s trial

4 October, 2022

 

PEN Norway today observed the trial of journalist and editor of Demokrat Haber news site, Mehmet Göcekli at Istanbul’s 27th High Criminal Court.

The Prosecutor alleges that Göcekli disseminated terrorist propaganda over eleven years on his news site Demokrat Haber.

Göcekli’s lawyer, Ceren Kalı, told PEN Norway:

“When you look at my client Mehmet Göcekli’s website you will see that it comprises of a very wide range of reporting that represents a pluralistic view of global news. However, the police have cherry picked a few news items over eleven years of publishing in order to set up a terror propaganda case against him. Had they chosen, instead, the news items shared concerning the ruling AK party, then they would have declared him a supporter of the AKP instead.”

She went on to note that these historic posts had been strung together and called a repetitive crime in order to justify the inclusion of posts over 11 years old which should have fallen outside the time limits for inclusion according to the press law.

The lead judge declared the fact that Göcekli was not present and was living in Germany to be ‘boring’ before continuing to rule that the indictment be translated to German and that Göcekli be permitted to give his statement in Germany.

The case was adjourned until 16 February, 2022 at 11.00 am.

Dissolution Case against the ‘We Will Stop Femicide’ Platform

“In April 2022, namely one year after the Istanbul Convention was abolished on 21 March 2021, data was released showing that 302 women were killed by men during this one-year period, and the deaths of 254 women were recorded as suspicious deaths.”

PEN Norway’s legal adviser writes about the case due to be hear in Istanbul on 5 October, 2022 in which the Prosecutor is proposing to shut down a women’s NGO aimed at preventing femicide in Turkey.

Tomorrow, 5 October, PEN Norway’s Turkey Adviser will be in the court room monitoring this important case for women all over Turkey. The femicide epidemic in Turkey shows conclusively the dire need for Turkey to rejoin the Istanbul Convention protecting women and girls.

Read our article here:

PEN Norway_Stop_Femicides_Article_eng

PEN Norway_kadin cinayetleri_makale_tr

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği Kapatma Davası:

“Istanbul sözleşmenin fesih tarihi olan 21 Mart 2021 tarihinden 1 yıl kadar sonra, Nisan 2022’ye gelindiğinde, bu bir yıllık süre zarfında 302 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü, 254 kadının ise ölümlerinin şüpheli ölüm olarak kayıtlara geçtiği açıklandı.”

PEN Norveç Türkiye Danışmanı yarın Çağlayan Adalet Sarayında bu önemli davayı gözlemleyecek. Türkiyenin kadınlar ve kızlarının yaşama haklarını destekliyoruz.

A short history of the Gezi Park trial by Gökçer Tahincioğlu

Journalist Gökçer Tahincioğlu analyses the history of the Gezi trial after 2013, in which Osman Kavala and co-defendants were convicted in April 2022.

‘The government’s attitude towards Gezi is well known. There is no doubt, however, that Gezi is being utilised as a pretext for the ensuing bans on protests.’

Read his article in English and Turkish here:

PEN Norway_Gokcer Tahincoglu_EN

PEN Norway_Gokcer Tahincoglu_TR

‘İktidarın Gezi’ye yönelik tutumu biliniyor. Ancak Gezi’nin sonradan getirilen eylem yasakları için aparat olarak kullanıldığına da kuşku yok’

Gökçer Tahincioğlu PEN Norveç için Gezi Parkı davasının tarihini yazdı.

Read more

PEN Norway interview with Gezi defendant Hakan Altınay