Fincancı’ya yapılan hukuksal taciz durdurulsun!

Prof. Dr. Fincancı’nın Tutukluluğunun Devamına Karar Verildi

 

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı ve adli tıp uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur-Fincancı’nın “örgüt propagandası” suçlamasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması bugün İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başladı.

 

Duruşmayı izlemek için çok sayıda gözlemci, siyasetçi, hekim ve hak savunucusu hazır bulundu. Korur Fincancı, mahkeme salonuna alkışlar eşliğinde girdi.

 

Yaklaşık 5 saat süren duruşmanın ardından mahkeme Korur Fincancı’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 29 Aralık 2022 saat 10:30’da görülecek.

 

Korur Fincancı, Ekim 2022’de Avrupa’da yayın yapan Kürt televizyonu Medya Haber’de TSK’nin Irak Kürdistan Bölgesi’nde yürüttüğü askeri operasyonlarda kimyasal silah kullanıldığı iddialarına ilişkin yayınlanan görüntüleri değerlendirmesinin ardından, önce sosyal medyada hedef gösterilmiş, ardından da tutuklanmıştı.

 

Savunmaya üç avukat sınırlaması

 

Çok sayıda hak savunucusu, hekimler, tabip odası başkanları, HDP ve CHP milletvekilleri, çeşitli sivil toplum ve siyasi parti temsilcilerinin yanısıra İstanbul, İzmir, Van, Diyarbakır baro başkanları, ABD, Almanya, Hollanda, İsviçre, Danimarka ve Avusturya konsolosluklarından temsilciler, uluslararası hak örgütlerinin temsilcileri de Korur Fincancı’ya destek vermek için adliyedeydi.

 

Korur Fincancı’yı savunmak için 800’ün üzerinde avukat mahkemeye yetki belgesi sundu. Hakim, darbe girişimi sonrasında kabul edilen ve sanığı sadece üç avukatın savunabileceğine dair kanuna dayanarak, duruşmada Korur Fincancı adına sadece üç avukatın savunma yapmasına karar verdi.

 

Duruşma gecikmeli olarak başlarken, salon küçük olduğu için aralarında gazeteciler, gözlemciler, hekimler ve tabip odaları başkanlarının da olduğu çok sayıda kişi mahkeme salonuna giremedi.

 

Avukatlar daha büyük bir salona geçilmesi için talepte bulundu. Ancak hakim, zaten sadece üç avukatın savunma yapabileceğini hatırlatarak, bu nedenle duruşmanın daha büyük bir salona alınmasına gerek olmadığını söyledi.

 

Korur Fincancı İstanbul’a kelepçeli getirildi

 

Mahkeme salonunda bulunan jandarmalar, Korur Fincancı ile avukatlar arasında etten bir duvar ördü. Avukatların bu konudaki itirazı reddedildi.

 

Mahkeme başkanının, sanığa “sen” diye hitap etmesi üzerine, avukatlar ve seyirciler tepki gösterdi. Mahkeme başkanı bu üslubunu “Ben nazik biri değilim” diyerek açıkladı.

 

Duruşma salonunda bulunan Milli Savunma Bakanlığı avukatı, davaya katılma talebinde bulundu. Suçtan zarar görmediği gerekçesiyle bu talep mahkemece reddedildi. Savunma avukatları da bu talebe tepki gösterdi.

 

Bu gerginliklerin ardından, Şebnem Korur Fincancı’nın beyanına geçildi. Ankara’daki Sincan cezaevinde tutulan Korur Fincancı, duruşma için İstanbul’a ring aracıyla getirildiğini ve 5 saatlik yol boyunca kelepçe ile bekletildiğini söyledi. Bu durumun insan haklarına ve adil yargılama koşullarına aykırı olduğunu belirtti.

 

Korur Fincancı: Görüntülerle ilgili tanıya ulaşabilmek için bağımsız soruşturma yapılmalıdır

 

Korur Fincancı, yaşadığı şu süreçte masumiyet karinesinin en başından beri ihlal edildiğini, hakkındaki tutuklama kararının avukatlarından önce basına servis edildiğini söyledi. İddianameye değinen Korur Fincancı, iddianameyi hazırlayan savcının adli tıp bilgisinin yetersiz olduğunu anlattı ve davaya konu olan sözlerini açıkladı:

 

“Videodaki belirtiler üzerine yaptığım ‘belli ki bir toksik/zehirli gaz kullanılmış durumda’ makul sonucuna ulaştığım tıbbi değerlendirme, bir ‘ön tanı’dır. Çünkü olay yerinde yapılacak inceleme, alınacak örneklerden yapılacak laboratuvar tetkikleri ve cenazelerin Minnesota Protokolü ışığında gerçekleştirilecek otopsileri ile etkili bir belgeleme ve olay yerinin iddia edilen olayla ilişkisi, bir kimyasal etken saptandığı koşulda bunun yasak silah olup olmadığı saptanabilir. Dolayısıyla etkili bir soruşturma olmadan sorumluların saptanması olanaklı değildir.

 

“O nedenle yayında belirttiğim tıbbi görüş bir ön tanıdır. Tanıya erişebilmek için de etkili ve bağımsız bir soruşturma ve belgeleme gerekmektedir.”

 

Avukatlar: Soruşturma sürecinde hiçbir gereklilik yerine getirilmedi

 

Ardından avukatlar Meriç Eyüboğlu, Gulan Çağın Kaleli ve Hülya Yıldırım beyanda bulundu. Avukatlar, davaya konu açıklamaların “örgüt propagandası” (TMK 7/2) suçlamasının koşullarını oluşturmadığını anlattı. Müvekkillerinin akademik ve bilimsel uzmanlık ve özgürlüğünü kullanarak yaptığı açıklamaların hedef gösterilmesinin ardından tutuklandığını söylediler. Soruşturma ve kovuşturma sürecinde hukuki hiçbir gerekliliğin yerine getirilmediğini belirttiler.

 

Eyüboğlu “Müvekkilim görünen görüntülerin toksik gaz olduğu izlenimi verdiğini ancak bunun anlaşılması için bağımsız heyetlerin yerinde ve varsa ölü bedenler üzerinde inceleme yapması gerektiğini söylüyor. Yerinde incelenmeden söz ediyor, durum böyleyken müvekkilimiz ne ile suçlanıyor anlayamıyoruz” diye konuştu.

 

Mahkeme: Adli tedbirin yetersiz kalacağı anlaşıldığından

 

Avukatların ardından mütalaasını açıklayan savcı, Korur Fincancı’ya “örgüt propagandası” suçundan üst sınırdan ceza verilmesini istedi.

 

Avukatlar, mütalaaya karşı söz alarak tutukluluğun devam etmesi için hiçbir hukuki gerekçe olmadığını açıkladı.

 

Korur Fincancı da “Tutuklu olmak çok zor ama bir insan hakları savunucusu için bulunmaz bir nimet. Biz hep cezaevlerinde inceleme talep ederiz ama izin verilmez. Dolayısıyla devletin kendi eliyle beni oraya koymuş olması kıymetli” diye konuştu.

 

Mahkeme heyeti, sanığa adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı iddiasıyla tutukluluk halinin devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 29 Aralık 2022’de görülecek. Korur Fincancı önümüzdeki hafta görülecek bu duruşmaya kadar İstanbul’daki Bakırköy Kadın Cezaevi’nde tutulacak.